Cinsel Sorunlar

          Cinsellik, sosyal kurallar, değer yargıları ve tabularla belirlenmiş, biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri olan özel bir yaşantı olarak tanımlanabilir. Sağlıklı her bireyin hayatında cinselliğin büyük bir yeri vardır.

          Cinsel işlev bozuklukları çok sık rastlanan sorunlardır. Yapılan çalışmalar kadın ya da erkek ayrımı olmaksızın, en az her üç kişiden birinin yaşamlarının herhangi bir dönemlerinde en az bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığını ortaya koymaktadır. Toplumumuzda cinselliğin yasaklanması, cinsel eğitimin olmaması, cinselliğin bir tabu olarak algılanması ve bekaretin önemsenmesi gibi nedenler kadınlarda vajinismusun ve cinsel isteksizliğin, erkeklerde ise çeşitli ejakülasyon bozukluklarının, cinselliğin daha rahat ve özgürce yaşandığı toplumlara göre daha yüksek oranlarda rastlanmasına yol açmaktadır. Yine cinsel deneyimin yetersiz olduğu toplumsal kesim ya da gençlerde, erkeklerde erken boşalma, kadınlarda ise çeşitli orgazm güçlüklerinin diğer kesimlere oranla daha sık rastlandığı gözlenmektedir (İncesu 2004).

Cinsel işlev; istek, uyarılma, orgazm ve çözülme olmak üzere dört evreden oluştuğu kabul edilmektedir:

         İstek: Cinsel döngünün en önemli evresidir. Diğer evrelerden farklı olarak doğrudan fiziksel uyarılmaya ihtiyaç duymaz. Cinsel istek partnerden bağımsız olarak tek başın günün herhangi zamanında kendiliğinden ortaya çıkabileceği gibi, bir insandan etkilenerek de ortaya çıkabilir.

           Uyarılma: Bedensel ya da psikojenik herhangi bir uyarılma sonucu ortaya çıkabilir. Verilen uyarı kişinin gereksinimini karşılayacak boyutta ise tepkinin yoğunluğu artış gösterir. Uyarılmanın kadında ilk belirtisi cinsel organda kabarma, erkekte uyarılmanın ilk belirtisi ereksiyondur. Uzun süren bir evredir.

      Orgazm: Alınan haz açısından en yoğun ancak süre olarak en kısa evredir. 0.8 milisaniyelik 3-4 ritmik sonrasında düzensiz kasılmaların izlediği haz içeren bir durumdur. Erkekte ejekülasyon, kadında ise perine ve vagina kaslarında ritmik kasılma ile oluşur. Orgazm sırasında erkekten meni adı verilen bir sıvı gelirken, kadınlarda artan bir gerilme halinin ardından gelen bir gevşeme, rahatlama meydana gelmektedir

       Çözülme: Cinsel eylemin sonlanması ile çözülme evresine girilir. Cinsel bölgelerde kan akımı normale döner.
Kişilerin yaşadığı sorunlar genelde istek, uyarılma ve orgazm bölümlerindeki ortaya çıkan aksamalardan kaynaklanmaktır.

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

1-Cinsel istek bozukluğu:

A) Cinsel istek bozukluğu

B) Cinsel tiksinti bozukluğu

2-Uyarılma Bozukluğu:

A) Erkekte: Ereksiyon (sertleşme) bozukluğu

B) Kadında: Uyarılma bozukluğu

3-Orgazm bozuklugu:

A) Erkekte boşalma bozuklukları

a) Erken boşalma

b) Geç boşalma

B) Kadında orgazm bozukluğu

4-Ağrı Bozuklukları

A) Disparoni (cinsel ilişki sırasında ağrı-acı hissetme)

B) Vajinismus (kadında meydana gelen istemsiz kasılmalardan dolayı vajinal birleşmenin gerçekleşememesi.)

VAJİNUSMUS

Vajinismus, cinsel birleşme denendiğinde, vajinanın dış üçte birini çevreleyen kaslarda yineleyici ya da sürekli bir biçimde oluşan kasılmalar ve şiddetli acı nedeniyle cinsel birleşmenin gerçekleşememesi ya da ağrılı/sıkıntılı olarak gerçekleşmesidir. Bu kasılma istemsiz, yani kadının bilinçli kontrolü dışında gerçekleşen bir kasılmadır. Bu kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, adeta bir kitlenme, korku, cinsel birleşmeden kaçınma, girişin olmayacağı inancı eşlik eder. Nadiren, cinsel birleşme olmaktadır ancak kasılma sürdüğünden, cinsel birleşme ağrılı ya da sıkıntılıdır (İncesu, 2004). Çiftler bu sorunu aşmak için alkol ya da madde kullanarak ilişkiye girmeyi denemek, vajinal bölgeyi uyuşturacak kremler kullanmak gibi yöntemlere başvurabilirler. Bu denemeler kişilere fiziksel zarar verebildiği düzelmeye dair umdu da azaltabilmektedir. Bunun yanı sıra vajinismus sorunu yaşayan kadının eşinde ereksiyon (sertleşme) sorunları da ortaya çıkabilmektedir. Vajinismus hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Vajinismus ortalama 3-5 seansta tedavi edilebilmekte ve çok yüksek başarı oranına ulaşılmaktadır.

ERKEN BOŞALMA

         Erken boşalma, çok az bir cinsel uyarıyla bile kişinin istemesinden daha önce boşalması, diğer bir deyişle boşalmasını denetleyememesi, ya da istediği kadar erteleyememesidir. Tıbbi açıdan bakıldığında, erken boşalma, kişinin boşalma refleksi üzerinde istemli denetiminin bulunmaması, henüz öğrenilememiş olmasıdır. Süre asıl ölçüt olmamakla birlikte, birleşmeden önce boşalma ya da 1-3 dakikalık cinsel birleşme süresi kesin olarak erken boşalmadır. Erken boşalma oranı, yapılan çalışmalarda %20-30 arasında çıkmaktadır. Her 4-5 erkekten birinde erken boşalma sorunu vardır. Bütün toplumlarda, erkeklerde sık rastlanan bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır (İncesu, 2004). Erken boşalma sorunu ortalama 4-6 seansta tedavi edilebilmektedir.

         Tedavi programına başlamadan önce cinsel işlev bozukluğunun organik kökeni olup olmadığının ayrıntılı olarak araştırılmalı. Bu açıdan, değerlendirme sürecinde üroloji, nöroloji, endokrinoloji gibi disiplinlerle işbirliği kurulması önemlidir. Psikolojik değerlendirme süreçlerinde dikkat edilmesi gereken nokta var olan bozukluğun evlilik sorunlarına ikincil olarak gelişip gelişmediğidir. Eğer evlilik sorunu ön planda ise, cinsel işlev bozukluğu sorununa odaklaşmadan önce eşler aile terapisinde alınmalıdırlar. Aile terapisinde ilerleme kaydeden çiftlerde cinsel işlev bozukluğu sorunları bazen kendiliğinden ortadan kalkabilmektedir.

         Evlilik içi sorunların cinsel işlev bozukluklarına ikincil olarak geliştiği durumlarda, tedaviye doğrudan başlanabilir. Ancak her cinsel tedavi programının temel ilkesi olan iletişim becerileri ve çift terapisi gibi yaklaşımların entegre edilmesi gereklidir. Bu, tedavinin etkinliğini arttırmaktadır.

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.



Diğer Hizmetlerimiz :

 Bireysel Danışmanlık
 Çift Danışmanlığı
 Çocuk ve Ergen Psikolojisi